13 Aralık 2010 Pazartesi

DEYİMLER

İsmail Hakkı SAYIN


Abdes piyoz etmemek: Kaale almamak, umursamamak.

Ak gıza hedik gara gıza düdük...

Açlığından çoban durup, kibarlığından hak istememek: (Çoban durmak: Ücret karşıliğında çobanlık yapmak.)

Adını deliye, götünü çalıya vermek..

Ağız yansılamak; bir kişinin konuşmasını alaylı bir şekilde tekrar etmek

Ak ak yuyup mor mor sermek..

Ak geçinin ger oğlaa...

Akıl olmayınca fikir neylesin, Abdi karı boşamış Bekir neylesin: Başkasının sıkıntılarına duyarsız kalmak.

Ala kuyruk: Riyakâr, ikiyüzlü.

Anadan ırafan (rahvan)

Anamın dayısı değil, kepeneğimin gıyısı değil...

Atlısı yayanı boz eşşeğe bindi...

Avını alıp tavını bırakmak...

Bireem bi: İyice..

Bir kesere kulp olmak..

Bıyığa bindirmek: Alaylı tebessüm, Muhatabını küçümseyerek tebessüm etmek.

Bulup da bunamak: Zorlukla elde ettiği birşeyi beğenmemek, küçümsemek. (Buradaki "bunama" kelimesindeki "n" sesi nazal "n" dir. Bunamak fiiliile ilgisi yoktur.)

Buldu buldu olmak...: Sonradan görmeleri nitelemek için kullanılan bir deyim.

Cayıradan düşmek: bir tehlike karşısında arkasına bakmadan kaçmak.

Cırıt Atmak: Oyun oynamak.

Culus olmak: Bir şeyin aniden ortadan yok olması.

Culus etmek: kimseye farkettirmeden yürütmek, çalmak

Çataynaş olmak: Sataşmak

Çalkotur etmek: Bir yeri kim var kim yok diye yoklamak.

Dep-düş etmek: 1. Karanlıkta yürüme 2. kör yürüyüşü

Dırca gelmek: Direnmek, karşı koymak.

Dikgilliş oynamak: Horoz Döğüşü yapmak.

Don durmak: (nazal "n" ile)Soğuk durmak, Umursamamak.

Efin tefin etmek: Bir şeyi sorumsuzca harcamak, israf etmek, gereksiz yere kullanmak, elden çıkarmak..

Emin sekin: Başına bir şey gelmeyeceğinden emin olarak. Rahatça.

Eğirdiğini yüne değişmek: "Dostlar alışverişte görsün" sözünün çardak ağzındaki ifadesi.

Ekmek torban kaldıydı. Hakkı olmayan bir şeyi almak ümidiyle gelen bir kişiyi küçümsemek amacıyla söylenen bir deyim.

Elin göñlü döndü ile dönede, bunun gönlü inek ile danada

Emin sekin: Hiç bir şeye aldırmadan, Özgüvenle bir işe girişmek.

Ev atmak, Yaz ve sonbaharda evlerde yapılan genel temizlik, sıva, badana, temizlik, vb.

Evelden yoğudu hırı, gonşuya tohandı şeri...

Evlenin ördü....Gün ortası,

Esiresiynen kösüresiynen anlatmak...
fasille gabah başga lafa bah...

Fıdıdım gibi
: Yel gibi..

Fıkı deliğine sokmak: Sıkıştırmak, sorgulamak..

Fıs boğmadan: Sessizce, kimseye duyurmadan.

Gara dimi: Siyah renkli saten kumaş

Gırgı gıramaç...

Gede,gepre; çoluk çocuk.

Gıladeyi bozmak / bozmamak; Duruşu bozmak / bozmamak

Gıldır gıç; "Gıldır" sözcüğünün ne anlama geldiğini tespit edemedik. Çardak ağzında kullanıldığı tek yer bu deyimdir. "Gıç" yani "bacak" kelimesinde  niteleme sıfatı olarak kullanılan bu sözcük, bir Burdur türküsünde "Gildır Gızı şeklinde geçmektedir

Godurdanmak: Bir şeye/bir kimseye kızarak kendi kendine konuşmak..

Govaşır etmek; kovalamak, uzaklaştırmak.

Göğ herif: Yaşlı, saçı sakalı ağarmış (kimse).

Göğe çirtik atmak: Yaramaz çocuklar için söylenen bir yakınma ifadesi.

Güpürdüm atmak... küçük çocukların kapalı bir mekanda koşuşturması.

Gulem Yollamak: Dargın olduğu birisine, bir başkası ile tehdit ve hakaret içeren mesaj göndermek.

Hak; Sözlük anlamının dışında, özellikle çobanlara, tahil olarak verilen yıllık ücret.

Hala gıla ağdırmak:Bir şekilde bir işi halletmek, yoluna koymak.

Hapırtısı kesilmek: Yorulmak, güçten, takatten düşmek.

Hatını hotunu gırmak:Dözmek, dayak atmak.

Hacı ehmedin ak deve, gelir géder yok deve..

Hayhırdım atmak...

Hededesini vermek: Haddini bildirmek. Şimdilerde pek kullanılmayan bu deyim, eskiden özellikle yaramazlık yapan çocuklar için kullanılırdı.


Hep deli hüp deli beşikdeki cip deli..

Hergün gelen soğan gibi, ayda gelen doğan gibi...

Hırtış yığını; Çar-çaput yığını

Hış etmek: 1. Bir oyunda rakibi eze eze yenmek. 2. Birisini evire çevire dövmek.

Hış Olmak: Çok yorulmak.

Hış gibi: Meyvesi bol ağaç.

Heng etmek: Kavga, gürültü etmek. Farsça “hengâme” sözcüğünden geçmiştir. Sık kullanılan bir sözcük değildir. Özellikle gelin kaynana kavgaları için kullanılırdı.

Hoha dayağı: Bir veya birkaç kişinin bir kişiyi evire çevire dövmesi.

Horavlanmak; Sinirlenmek, asabileşmek

Irafda ışılıyanı yok, damda muşuluyanı yok: Fakir, Evde kullanılacak tabak çanağı yok, ahırda ineği danası yok anlamında kullanılır

İpden özengi, tahdadan gılıç.. Önemsiz, değersiz..

İkiüzlekci: Riyakar..

İlaç keferaç...

İpli ali, kazıklı veli...: Uğursuz, işe yaramaz, tehlikeli kişiler için söylenen bir deyim.

İvil ivil işlemek; Ev işlerini maharetle gören genç kızlar için kullanılan bir deyim.

Katön etmek: Önüne katıp kovalamak.

Kepenekle ürküt, çomakla say.Niteliksiz çokluk /çoğunluk ifade eden bir deyimdir.

Kılığına bakmayıp Hasan Dağına oduna gitmek: Üstesinde gelemeyeceği bir işe sarılmak.

Kovaşır etmek
: Kovmak, kovalamak.

Köpek döğenlik etmek; Eleştirilen bir kimsenin leyhinde konuşmak, arka çıkmak.

Köpek osurdukça yalan söylemek: Yalan söylemeyi alışkanlık haline getirenler için kullanılır..

Kopçak çalmak: Olmayacak bir şeyin peşinde koşmak

Kara çalmak: İftira atmak

Kazan asmak; (çamaşır yıkamak amacıyla) Su ısıtmak amacıyla kazanı ateşe koymak.

Lafından sıtarasız; Konuşmasıyla etrafındakileri rahatsız eden kimse.

Lök gibi: Ağır,heybetli. Lök, heybetli erkek develere verilen isimdir. Lök gibi oturmak deyimi halen kullanılmaktadır.

Mani mani oynatmak: Davranışlarıyla ebeveynine nazlanan çocuk.

Mah gibi bakmak; Bön bön bakmak.

Maskara etmek; Rezil rüsva etmek.Sözlük anlamı "hile, aldatma, düzen" olan bu sözcük Çardak ağzında, revaçta olan bir şeyi kötülemek amacıyla kullanılır. Tilkinin erişemediği salkıma ham demesi gibi.

Mekr atmak: kötülemek, küçümsemek..

Mehel görmek: Layık görmek.., yaraşır..

Mahmutgazide sığır güdüp Esebeyde hak toplamak: Hak ettiği ücretini başka kişilerden veya başka yerlerde aramak.

Muhal dâve; Boş uğraş. Sonuç alınamayacak bir işle meşgul olmak

Muhal sürmek; Sonuç alınamayacak bir iddiayı sürdürmek.

Nuh eşşeği: Çalışmaktan başka bir şey düşünmeyen kimseler için söylenen bir deyimdir.

Ocağa aş vurmak; "Kazan asmak" deyiminde olduğu gibi burada da yemek yapmak için tencereyi ateşe / ocağa koymayı ifade eder.

O değerlikten (deerlikten) gelmek; Yapılmaması gereken bir hareketi yapıp yapmamış gibi davranmak. Saman altından su yürütmek.

Oğul uşak bit yavşak: Cümbür cemaat deyiminin Çardak ağzında biraz hafife alınmış ifadesi.

Onmadık gevurun eşeği meyhaneye sapar.. İşlerin yolunda gitmediğini ifade eden bir deyimdir.

Osurağı cinili: Sinirli, asabi.

O zamanın behrinde: O günün şartlarında.

Öğünme çörtük, seni de gördük.

Örü hayvanı: Yavaş hareket eden, vurdum duymaz, hiçbir şeyi umursamayan kişiler için kullanılan bir deyimdir. “Örü” sözcüğü Arapça otlar anlamındaki “er’a” kelimesinden gelmiş olmalıdır. Buradan hareketle, örü hayvanı deyiminin mera’da yani otlakta yayılan hayvan anlamı çıkarılabilir.

Yurt Ansiklopedisine göre “örü” şap madeni demektir. Örü hayvanı da, maden ocağından şap cevheri çıkaran hayvan, bir diğer deyişle eşek olmalıdır. Maden ocağından cevher çıkaran hayvanın yavaşlığına bakarak yavaş hareket eden insanlara da bu yakıştırma yapılmış olsa gerektir.

Pine vermek: 1. Bir kişinin başına gelen kötü bir olaya sevinmek. 2. Ayıplamak, kınamak.

Püsen püsen kar yağması: Karın lapa lapa yağması anlamında kullanılır.

Sakala göre tarak vurmak..Damara göre şerbet vermek.

Sarı gülün yaprağı, gelin kaynananın toprağı...

Seyriyip gelmek (Seeriip gelmek); Aniden çıkagelmek 

Sıvağını çalmak; 
Kabahatini örtme çabası.
Silik üz (silik yüz): Hakaret amaçlı kullanılan bu deyimin anlamını tespit edemedik. "Karaktersiz / kişiliksiz" gibi bir anlam taşıyor olması da mümkündür.

Siyim siyim ağlamak; sessizce göz yaşı dökmek.

Sendür sündür yürümek; Bir hastalıktan veya sarhoşluktan dolayı düşecekmiş gibi yürümek.

Sol Durmak: Bir kişiye karşı soğuk ve ilgisiz davranmak.

Soma sığırı: Örü hayvan ile hemen hemen aynı anlamı taşıyan hakaret ifadesidir. Deyimin aslının Soma sığırı değil de “su sığırı” yani manda olması da pek muhtemeldir.

Siyim siyim ağlamak: Sessizce, gözyaşı dökmek, sessizce ağlamak.

Sıvağını çalmak: Arka çıkmak, kollamak, birisini kusurlarını örterek övmek.

Takadan almak..Aniden etrafın sarılması.

Tavşanı dağa ağdırıp ardından tazı çullamak. Tavşana kaç, tazıya tut.

Tek durmak. Yaramazlık yapmamak, uslu durmak. (Çocuklar için kullanılır)...

Tek duranın teknesi yarılmaz; Uslu duranın başı ağrımaz.

Tingeden düşmek: bir söze veya bir harekete aniden, beklenmeyecek bir şekilde tepki vermek.

Top dövmek:; Birisine arka çıkmak.

Topa dikmek..Hedefe almak.

Tun tun itmek..Bir daha dönmemek üzere evini / yurdunu terk etmek

Ulitgin (ulu yitkin) etmek; Kaybetmek. Bu deyimin Onikiimamcı şiâ'nın "Gaybubet- i Kübra" kavramı ile bir ilgisi var mıdır bilmiyoruz. Ancak Çardak ağzında böyle bir deyimin olması bize oldukça ilginç geldi.

Yanazına çekmek : Bir sözü kasıtlı olarak ters anlamak veya ters yorumlamak.

Yer yaz olmak; Yaşanılan ortamın (evin) darmadağınık olması hali.

Yeraar: "Yere gir" şeklindeki bedduanın Çardak ağzındaki telaffuzu

Hiç yorum yok: