12 Aralık 2010 Pazar

LAKAPLAR;

İsmail Hakkı SAYIN

Lakaplar da bir topluluğun belirgin kültür ürünlerindendir. Lakap olarak seçilen sözcükler, cemiyetin o kişi hakkındaki beğeni ve eleştiri gibi yargılarını ifade etmesinin yanında, kişinin tavır ve davranışlarının da alaylı bir biçimde isimlendirilmesidir. Zaten lakabı kalıcı kılan da onun alaycı yanıdır.

Lakap, kişinin hoşuna gitse de gitmese de artık onun ikinci veya zamanla birinci ismi haline gelir ve kişi gıyabında hep lakabıyla anılır. Bundan kurtuluş yoktur. “Yiğit lakabıyla anılır” sözü, her halde bu kişileri teselli etmek için uydurulmuş olsa gerektir.

Lakabın nasıl uydurulduğu ve cemiyet tarafından nasıl benimsendiği ayrı bir tetkik mevzuudur. Ancak, lakap için seçilen sözcüklerin, kişilerin hal ve tavırları ile fiziki ve ruhsal durumlarına uyduğunu söyleyebiliriz. Lakap için seçilen sözcüklerin, bazı ahvalde anlamları da yoktur. Seçilen sözcüğün ahengi ile kişinin tavır ve davranışlarının uyuşması, cemiyet tarafından benimsenmesi için yeterlidir.

Bir kimseye durup dururken lakap takılmaz. Kişi lakabını, tavır ve davranışları ile farkında olmadan hak eder. Bize göre, bir kişiye lakap takılmasının muhtelif sebepleri veya teşvik edici unsurları vardır ki, şöyle sıralanabilir;

a. Aynı isimdeki kişileri yekdiğerinden ayırmak maksadıyla lakap takılır. Örneğin iki Ali’den birinin diğerine göre belirgin özelliği uygun bir sözcükle onun lakabı olur. Ör; Kel Ali, Kör Ali, Uzun Ali gibi.

b. Kişi toplum hafızasından uzun süre silinmeyecek bir olayın kahramanı ise, her zaman o olayı hatırlatacak uygun bir sözcük, lakap olarak uydurulup benimsenir. “Çanlı, tilki oynatan, ayıcı”vb.
c. Kişilerin fiziki ve ruhsal kusurları ile tikleri, kekeme veya peltek konuşma gibi kusurları da lakap konusudur. Ör: dandın, kıp kıp, deli, peltek vb.

d. Kişinin işi ve mesleği de onun toplumda tanınmasına vesile olan unsurlardan olduğundan, yaptığı iş veya mesleğin ismi, lakap için uygun sözcüklerdir. Ancak, söz konusu iş veya mesleğin köyde, kasabada tek kişi tarafından yapılması veya o iş ve meslekte kişinin kıdemli olması gerekir.

e. Ten ve göz renkleri de lakap olarak benimsenir. ( Alegöz, Kara Ali. Hisliboz vb.)

f. Kişinin şehirli ağzı ile kibar konuşma tutkusu da alay konusu olduğundan bu kişilere de, bu tutkuları ile mütenasip lakaplar takılır. Takılan lakaplar, kişilerin hoş karşılayacağı hafif eleştiri tarzında olabileceği gibi, alay edici, küçük düşürücü de olabilir.

Şimdi, Lakap olarak uydurulan kelimelerin bir anlam taşıma mecburiyetinin olmadığını hatırlatarak Çardak’ta tesbit edebildiğimiz bazı orijinal lakapları, bunları taşıyan kişilerin isimlerini belirtmeden verelim.

Kındıncı. Kelime olarak “kındın işi yapan kimse” anlamına geliyor, ancak kındın ne demektir, onu tesbit edemedik. Bu sözcük, Türk Dil Kurumu sözlüğünde de yer almıyor. Bu lakabı taşıyan kişinin çok eskiden, Pazar yerlerinde şans ve talih oyunları oynanan bir aletle para karşılığı küçük oyunlar oynattığını büyüklerimizden duyduk. Buna bakarak “kındın” kelimesinin “şans ve talih” oyunları oynanan, bakara benzeri basit bir kumar aleti olduğu söylenebilir.

Gücük. Bu kelime, “küçük” kelimesinin Çardak ağzında söyleniş biçimidir. Ufak tefek kimselerin genel lakabıdır.

Harlaklı..

Kabak. Lakap olarak kullanılan bu sözcüğün, kabak bitkisi ile hiç bir ilgisi yoktur. Bilindiği gibi, koyun, keçi gibi hayvanların boynuzsuz olanları, “kabak” kelimesi ile sıfatlandırılır. Bu kelimenin lakap olarak kullanılmasının sebebi şu olmalıdır; Düşük kadınlarla düşüp kalkan, bu işleri yaparken de yediği dayak yüzünden kafasını gözünü yardıran kimsenin, mecazi olarak boynuzunun kırılarak “boynuzsuz” kalmasından dolayı bu lakaba layık görüldüğü söylenebilir.

Esef. “Acımak” anlamına gelen Arapça “esef” sözcüğünün, lakap olarak kullanılan kelime ile ilgisi yoktur. Muhtemelen “İs’af” kelimesinin galat şekli olabilir. Bu sözcüğün ne anlama geldiğini tesbit edemedik.

Nefera. Nefer sözcüğünün sözlük anlamı “er, kimse”dir. Nefer sözcüğünün sonundaki “a” sesinin uzatılarak telaffuz edilişine bakarak kelime aslının Nefer Ağa olduğu söylenebilir. Ancak lakabı taşıyan kişinin mecazen dahi olsa ağalıkla ilgisinin bulunması düşünülemez. Sonuç olarak “nefera” kelimesinin herhengi bir anlam taşımayan orijinal bir lakap kelimesi olduğu söylenebilir.
Neferne. Nefer kelimesini yukarıda irdelemiştik. Neferne’nin Çardak ağzındaki anlamı; asma çubuklarını uçlarında sonradan oluşan küçük üzüm salkımlarıdır. Bu üzüm salkımları bağ bozumundan sonra olgunlaşır ve sofralık olarak tüketilir. Neferne, Nefera lakaplı kişinin karısının lakabıdır.

Ermanı. Ermeni sözcüğünün Çardak ağzındaki söyleniş biçimidir. Asi, uyumsuz ve kavgacı kişilerin genel lakabıdır.

Düdük. Gırtlak kelimesi, Çardak ağzında “düdük" olarak da adlandırılır. Gırtlak yapısı dışarıdan belirgin bir şekilde görünen kimselerin lakabıdır.

Pat bıçak...

Dıngalak. Ahenk bakımından “dangalak” kelimesini çağrıştırsa da, gerçek anlamını tesbit edemedik. Kelime sözlüklerde de yer almamaktadır.

Bebiri. Kelimenin kökenini de, sözlük anlamını da tesbit edemedik. Lakabı taşıyan kişiyi, gençliğinde ne yaptığını bilmemekle birlikte, son zamanlarında gayet mazbut ve düzgün bir kişi olarak hatırlıyoruz.

Kıni. Kelimenin herhangi bir anlamı yoktur. Lakabı taşıyan kişinin belirgin bir özelliği de yoktur. Ancak bu lakapla anılırdı.

Dandın. Kişinin konuşma biçimine göre uydurulmuş bir lakap sözcüğüdür. Kelimenin sözlük anlamı yoktur.

Sulur. Lakap olduğunu sandığımız bu kelimenin, Denizli köylerinde erkek ismi olarak kullanıldığını gördük. Sözlük anlamı olmayan bu kelimenin, 24 oğuz boyundan birinin adı olan “salur “ kelimesinin galat şekli olduğu söylenebilir.

Barbı. Türkçede anlamı olmayan bir sözcük. Rumcadaki “barba” kelimesini çağrıştırsa da, lakabı taşıyan kişi açısından bakıldığında hiçbir anlamı yoktur.

Manik. Ermeni ismini çağrıştıran bu kelimenin Türk Dil Kurumu sölüklerine göre anlamı "kedi"dir. Sözlüğe göre bu söcük Malatya ve Gaziantep dolaylarından derlenmiştir.Ancak bu sözcüğün Çardak'ta "kedi" anlamına geldiğini kimse bilmez, ama bu sülalenin bir diğer lakabı da "kedi"dir. Bu lakapla anılan kimsenin oldukça şişman, nüktedan ve hoş sohbet bir kişi olduğu söylenir. Nükteleri, yaşılar arasında bugün dahi anlatılır.

Çötemen. Herhangi bir anlamı yoktur.

Geçotur. Sığıntı.. Daha doğru bir ifade ile, babasının evinden bohçasını alıp sevdiğinin evine gelen gelinin, damadın akrabalarının gözündeki durumunu anlatan bir sözdür. Erkekler için kullanıldığında, iç güveyisi gibi bir anlam ifade eder.

Tıngır. Türkçe sözlükte bölgelere çok çeşitli anlamı tespit edilen bu kelimenin Çardak'ta "parasız züğürt" anlamını taşıdığını herhalde bilen yoktur. Bu kelime bir kişiye takılan lakap olarak yaşamaktadır. Bu lakabı taşıyan kişi çok yıllar önce öldüğünden, maddi durumu ile ilgili olarak bir şey söylemek mümkün değildir.

Anafor.

Ulama. Çardak’ta lakap olarak kullanılan bu kelimenin, Azerbaycan Türkleri arasında isim olarak kullanıldığı görülüyor. Kanuni Sultan Süleyman zamanında yapılan Türk İran savaşlarına İran ordusu saflarına “Ulama Han” adıyla katılan kişinin daha sonra Osmanlı’ya iltica ederek,“Ulama Paşa” olarak bu defa İran ordusuna karşı savaştığını tarihler yazmaktadır.

Tokur.

Kötü. Kirmen ile yün eğiren, elde şiş ile çorap ören kısaca kadın işi yapan erkeklere takılan alaylı lakap. Antalya yöresinde bulunan bazı yörük aşiretlerinde bu işleri yapan erkeklere bu gün dahi rastlanmaktadır. Bu lakap ile anılan kişinin aslen Isparta köylüklerinden olduğunu belirtelim.

Hisliboz. Lakabı taşıyan kişinin ten rengi için uydurulan bir lakaptır. “İs” kelimesinin Çardak ağzı ile söyleniş biçimi “his” dir. “His”in duman lekesi olduğuna bakılarak “hisli boz” kelimesinin “açık duman rengi” olduğu düşünülebilir.

Çeçir.

Çavgın.

Çapar.

Çemmen.

Üfürük,

Cıbbak,

Hopan. Çardak’ta lakap olarak kullanılan bu kelime, Denizli köylüklerinde kadın ismi olarak kullanılmaktadır. Farsça “huban” kelimesinden geldiği söylenebilir..

Fasıdık.

Fatalak.

Civirti. Çok ve lüzumsuz konuşan kadınlar için lakap olarak uydurulan bir kelimedir.

Fişdir.

Höndür : Uzun anlamında Azerbaycan Türkçesinde halen kullanılan bu sözcük, Çardak’ta asıl anlamı unutulmuş olsa da lakap olarak yaşamaktadır.

Lamtır: Kaba ve nobran konuşan iri yapılı bir kadın için uygun görülen bir lakaptır.

Ücelen.

Kuşdir.

Zorboyun.

Hiç yorum yok: